>

ICCO, DOGU’NUN VE BATI’NIN İLETİŞİMCİLERİNİ İSTANBUL’DA BULUŞTURACAK

Uluslararası İletişim Danışmanlığı Birliği (ICCO), 25 yılı aşkın süredir her yıl iletişim sektörünün liderlerini, sektörün karşı karşıya olduğu kritik konuları tartışmak üzere ICCO Global Zirvesi çatısı altında bir araya getiriyor. Bu yıl 9-10 Ekim tarihlerinde İstanbul’da düzenlenecek olan zirve, ICCO’nun Türkiye’deki temsilcisi İletişim Danışmanlığı Şirketleri Derneği (İDA) ev sahipliğinde gerçekleşecek. Avrupa ile Asya arasında köprü kuran İstanbul, farklı ülkelerden iletişim profesyonellerini bir araya getirecek bu önemli buluşmaya sahne olacak. Zirvede, iletişimin siyasi seçimler, jeopolitik riskler ve kurumsal karar alma süreçlerindeki etkileri masaya yatırılacak. Bu önemli organizasyon öncesinde, ICCO Başkanı Grzegorz Szczepanski ile zirvenin detaylarını ve Türk pazarlama sektörüne dair değerlendirmelerini konuşmak üzere bir araya geldik…

ICCO Global Zirvesi’ni bu yıl Türkiye’de gerçekleştirme kararı aldınız. Bu kararın gerisindeki gerekçeler neler?

ICCO Global Zirvesi’ne Türkiye’de ev sahipliği yapmak farklı kültürel ve jeopolitik manzaralar arasında köprü oluşturan bölgelerle etkileşim kurma taahhüdümüzün bir göstergesi. İstanbul, Avrupa ile Asya’yı birleştiren dinamik bir merkez olarak, küresel iletişim zorlukları ve fırsatlarını ele almak için benzersiz bir ortam sunuyor. İDA (İletişim Danışmanlığı Şirketleri Derneği) ile ortaklık yapmak da yerel uzmanlığı uluslararası perspektiflerle bütünleştirerek kritik PR konuları üzerine yapılacak tartışmaların derinliğini artırmamıza olanak tanıyor.

Zirvenin bu yılki temaları arasında “Jeopolitik risklerin karmaşıklıklarında yol almak” yer alıyor. Değişen siyasi konjonktür ve jeopolitik riskler, küresel iletişimi nasıl etkiliyor?

Değişen siyasi manzara ve jeopolitik riskler, mesajların farklı bölgelerde nasıl algılandığını ve yönetildiğini şekillendiriyor ve bu doğrultudan küresel iletişimi önemli ölçüde etkiliyor. Zirve, bu zorluklar yönelik stratejik yaklaşımları inceleyecek ve iletişi stratejilerinde çeviklik ve uyum sağlama gerekliliğini vurgulayacak. Bu, jeopolitik olayların kamu algısı üzerindeki etkisini anlamayı ve siyasi belirsizlikler karşısında güvenilirliğini ve rezonansını koruyan mesajlar oluşturmayı içeriyor.

Zirvede, yapay zeka ve halkla ilişkiler arasındaki ilişki kapsamlı bir biçimde ele alınacak. Bu bağlamda yapay zeka, veri analizinden kitle hedeflemeye kadar halkla ilişkiler uygulamalarını nasıl etkiliyor?

Yapay zeka, daha hassas veri analizi ve hedef kitle belirleme olanağı sağlayarak halkla ilişkileri dönüştürüyor. Yapay zeka araçları kitleleri anlama ve segmentlere ayırma, trendleri öngörme ve kampanya etkinliğini daha büyük bir doğrulukla ölçme yeteneğimizi artırıyor. Ancak yapay zeka aynı zamanda yanlış bilgilendirme ve gizlilik endişeleri gibi zorlukları da beraberinde getiriyor. Zirvede, yapay zekanın halkla ilişkilerdeki yenilikçi uygulamalarıyla bu teknolojinin karmaşıklıklarını sorumlu bir şekilde yönetmek için gerekli olan etik değerlendirmeler ele alınacak.

Sizin gözlemlerinize göre, 2024 yılında global iletişim sektöründe en dikkat çeken trendler neler? Bu trendler kurumların iletişim stratejilerini nasıl şekillendiriyor?

2024’teki ana trendler arasında, halkla ilişkiler uygulamalarını optimize etmede yapay zekanın artan önemi, çeşitlilik, eşitlik ve kapsayıcılığa yönelik yoğunlaşan ilgi ve iletişimde şeffaflık ihtiyacının giderek artması yer alıyor. Kuruluşlar, daha hedefli ve etkili stratejiler geliştirmek için yapay zekadan yararlanırken, aynı zamanda kapsayıcı ve etik uygulamalarla toplumsal beklentilere yanıt vermek istiyor. Zirve, bu trendlerin iletişim stratejilerini nasıl yeniden şekillendirdiğini inceleyecek ve uyum sağlamayla ileriye dönük yaklaşımlar geliştirmenin önemini vurgulayacak.

Kurumların günümüzde en çok karşılaştıkları iletişim zorlukları neler? Bu zorlukların üstesinden gelmek için hangi stratejileri uygulamaları gerekiyor?

Günümüzde kuruluşlar yanlış bilgilerin yayılmasıyla başa çıkma, itibar risklerini yönetme ve teknolojik değişimin hızlı temposuna uyum sağlama gibi zorluklarla karşı karşıya. Bu zorlukların üstesinden gelmek için güçlü kriz iletişim planları uygulamaya, karar alma süreçlerinde veri odaklı içgörülerden yararlanmaya ve mesajlarında şeffaflıkla özgünlüğü korumaya odaklanmalılar. Sürekli öğrenmeyi benimsemek ve ortaya çıkan teknolojilere uyum sağlamak da dinamik bir iletişim ortamında öne geçmek için kritik öneme sahip.

İletişim profesyonellerinin gelecekte başarılı olabilmeleri için hangi becerilere sahip olmaları gerekiyor? Bu becerileri geliştirmek için neler yapabilirler?

Geleceğin iletişim profesyonelleri veri analizi, dijital okuryazarlık, stratejik düşünme ve kriz yönetimi gibi becerilere ihtiyaç duyacak. Ayrıca yapay zeka gibi ortaya çıkan teknolojileri anlama ve kullanma konusunda yetkin olmalılar. Bu becerileri geliştirmek için profesyoneller, sürekli eğitime yönelmeli, sektör seminerleri ve atölye çalışmalarına katılmalı ve mentorluk fırsatlarını değerlendirmeli. Uygulamalı deneyim kazanmak ve sektör trendlerini takip etmek de başarı için kritik olacak.

Sektöre henüz adım atmış iletişim profesyonellerine gelecek için ne gibi tavsiyeler verebilirsiniz?

İletişim sektörüne yeni başlayanlar için hem geleneksel hem de dijital iletişim becerilerinde sağlam bir temel oluşturmaya odaklanmalarını tavsiye ediyorum. Ortaya çıkan teknolojiler ve sektör trendleri konusunda meraklı ve proaktif olmalılar. Deneyimli profesyonellerle ağ kurmak, mentorluk arayışında olmak ve stajlar veya projeler aracılığıyla uygulamalı deneyim kazanmak, değerli içgörüler sağlayabilir ve kariyer gelişimini hızlandırabilir. Sürekli öğrenme ve uyum sağlama zihniyetini benimsemek de başarı için kritik unsurlar arasında.

Dışardan baktığınızda Türk iletişim sektörünü nasıl değerlendiriyorsunuz? Güçlü ve güçlendirmeye açık alanları neler?

Türk iletişim sektörü yaratıcılığı ve farklı medya ortamlarına uyum sağlama becerisiyle canlı ve hızla gelişen bir yapıya sahip. Dijital dönüşüm ve uluslararası etkileşim konusunda giderek artan bir odaklanma mevcut. Bununla birlikte iletişim uygulamalarına daha gelişmiş veri analitiği ve stratejik planlamanın entegre edilmesi gibi gelişim alanları bulunuyor. Bu yönlerin güçlendirilmesi, sektörün küresel rekabet gücünü artırarak hem yerel hem de uluslararası iletişim zorluklarına daha etkili çözümler sunmasını sağlayabilir.

 

Kaynak: Bu söyleşi Marketing Türkiye Dergisi’nin Ekim 2024 sayısında yayınlanmıştır.